Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 95.00 TL | 95.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 95.00 TL |
Havale / Eft | 95.00 TL |
Posta Çeki | 95.00 TL |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
Sait Faik Abasıyanık, yalnızca 48 yıl süren ömrüne sonsuzlukta yankılanan eserler sığdırdı. Baktığı her görüntüde, her canlıda, tabiatta, insan ruhunda, bir martıda, bir balıkçının ellerinde ya da bir köy kahvesinde
hep hikâyeyi aradı ve buldu. Henüz lise yıllarında eline aldığı kalemi, ölümüne dek bırakmadı. İnsanları güzelliklerle dolu bir dünyada görme arzusunu, tüm tazeliği ve canlılığıyla okuruna hissettirdi.
Çağdaş Türk öyküsünün kurucu isimlerinden Sait Faik Abasıyanık’ın yayımlanan ikinci öykü kitabı Sarnıç’ın ilk baskısı 1939 yılında yapılmıştır. 1934-1939 yılları arasında kaleme aldığı öyküler arasından kendisinin seçtiği metinler bu kitaba dahil edilmiştir. Yazarın “Sarnıç” (yayımlandığı ilk adıyla “Bir Mektep Arkadaşı”), “Kalorifer ve Bahar”, “Beyaz Altın”, “Davut’un Anası”, “Ormanda Uyku” ve “Marsilya Limanı” gibi sevilen öykülerinin yer aldığı Sarnıç, Türk edebiyatının klasikleri arasına adını yazdırmıştır.
Kış yaklaşırken, ilk yağmurlarla beraber bütün mahalle akşamüstleri yazın evlerinden kaçmış olanların dönmesini beklerdi, çoğu sakin ve korkak, başları önlerinde kulübelerine kayıp kaybolurlardı. Günlerce dayak
yerlerdi. Âdeta her akşam birinin dönüşü beklenirdi. Bu akşam Camgöz, öteki akşam Fırlama, daha ertesi akşamlar dört meyve ismi birden mahalleye girerdi. İlk karla birlikte dönmeyecekler anlaşılırdı, onların ismi
bir kahraman adı gibi, içerisi ağır bir insan kokusu ile dolu kahvede durmadan tekrarlanırdı. O sene yalnız iki isim ağızdan ağıza dolaştı. Bu iki isim ise bir insana aitti:
— Capon, Capon dönmedi be! Aferin Kalorifer’e!
Böylece iki ismin bir kişiye ait olduğunu bilmeyenler, sanki Capon’u, Kalorifer mahalleye döndürmedi sandılar.